Andy Weir - Marslı

Rapunzelin Kulesinden
Tür - Bilim-Kurgu
Orjinal Adı - The Martian
Yayınevi - İthaki
Çevirmen - Emre Aygün
Sayfa Sayısı - 416


Goodreads okurlarına göre 2014’ün En iyi Bilim-Kurgu ROMANI!
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.



                      
                                     




YORUMUM

Herkese merhaba. Nasılsınız bakalıım? Ben Marslı'yı bitirdim sonunda. (Oh be!) Aslında Marslı'yı bu kadar erken okumayı planlamıyordum çünküüü daha önce de belirtmiştim bunu "Bir adam Mars'ta tek başına kalıyor, ee" şeklinde bir ön yargıya sahiptim ancak güzel yorumlar gelince dayanamadım başladım.

Kitap, bir Mars görevi sırasında aniden oluşan bir fırtına sebebiyle Ares 3 mürettebatının görev iptali yaparak gemiye dönmeye çalışmalarıyla başlıyor ve bu fırtına esnasında başkahramanımız Mark Watney'in yaralanması ve mürettebatının Mark'ı öldü zannederek mecburi kalkış yapması sonucu Mark'ın Mars'ta tek başına geçirdiği 1.5 yıl süresince verdiği yaşam mücadelesini anlatıyor. 

Şimdi asıl meseleye gelince... Kitabı sevdim mi? sevmedim mi? Of bilmiyorum ya. Korkuyorum şuan bir şey demeye, taşlayacaksınız beni :)  Emin olamıyorum, çok sevdim sayılmaz ama sevmedim de diyemem yani. Çok kararsız bir insan olduğumu söylemiş miydim? Ya aslında bu kararsızlığımın sebebi şöyle, şimdi tek tek açıklayacağım.

1- Mark Watney'i çok sevdim. Ancak bunun nedeni esprileri değildi -ki bir kaç yer dışında komik bile değildi- ben adamın zekasına hayran kaldım. Tabii ki dolayısıyla yazarın zekasına, kurgu yeteneğine. Ama bana pek gerçekçi gelmedi karakter ya, cidden insan birazcık olsun -ciddi ciddi- paniğe kapılmaz mı? Oh my god! Oh my god! diye çığırmaz mı? Mark Watney'de hiç bir tepki yok neredeyse. Adam havaya uçuyor resmen, tepki: "Sıçtım şimdi."

2-  Ben ki matematikten, sayılardan, formüllerden... bütün hücrelerimle nefret eden bir insan olarak kitapta ki hesaplamalardan beynim yandı! Ve bi süre sonra zaten anlayamadığım için atladım hep o kısımları. Bu nedenle hiç bir bilimsel olayı kafamda tam olarak canlandıramadım. Zaten anlayamadığım bir şeyi canlandıramazdım da. Bu nedenle başka bir dilde konuşuyormuş gibi boş boş baktım o kısımlara ve atladım geçtim.

3- Hikayenin kurgusu baştan sona kadar şu şekildeydi: Mark Watney bir sorunla karşılaşır. Mark Watney harika bir plan yapar. Mark Watney bu planı uygularken olaylar çok daha kötü ve ölümcül bir şeyle sonuçlanır. Mark Watney daha mükemmel bir çözüm bulur. Tamamen buydu! Doğal olarak bir süre sonra sürpriz unsuru ortadan kalkıyor ve "aa Mark Watney bu sefer nasıl bir çözüm bulacak acaba?" diye düşünmeye başlıyorsunuz"

4- Yalnız, Watney'in Ares 4 alanına doğru doğru yola çıktığı andan itibaren sardı kitap beni (biraz geç oldu) bu da yaklaşık son 50 sayfaya falan denk geliyordu. Ancak buralarda cidden heyecanlandım ve çok keyif aldım okurken. Tabii ki bu fikrimi değiştirmem için yeterli olmadı.

5- Haa, bir de son olarak, Mark Watney'in fırlatılma anında ve mürettebatıyla buluştuğu kısımlarda gerçekten çok etkilendim ve göz yaşlarıma engel olamadım.

Sanırım bu şekilde sıralayınca daha kolay oldu. Yani sonuç olarak: Ben kitabın kurgusunu beğendim ve karakterleri çok sevdim. Yalnızca dediğim gibi, ıımm "bilimsel bütün olaylar" -artık her ne deniyorsa- beni çok zorladı ve kitabı uzuun bir sürede bitirmeme neden oldu. (Yaklaşık 11 günde) cidden çok uzundu! Bu nedenle bu kadar kararsız kalmış bir okuyucu olarak ben size "kesinlikle okuyun" ya da "okumayın çok kötüydü" diye bir tavsiyede bulunamam. Bilim-kurgu meraklısıysanız; Aşırı derecede bilimsellik içeriyor kitap, bu yönüyle sizi tatmin edebilir. Ancaaak benim gibi bütün bu şeylerden nefret eden biriyseniz hiiiç başlamayın. Bunu her hangi bir kitap için söyleyeceğimi tahmin etmezdim ama gidin filmini izleyin, çok daha anlaşılırdı çünkü. Bu arada kitabın hemen arkasından filmi de izledim ve film incelemesi de çok yakında blogumda olacak. 

    En kısa zamanda görüşmek üzeree, kendinize iyi bakın.

PUANIM

rapunzelin kulesinden

ALINTILAR

"En büyük tehlike umudunu kaybetmesi. Eğer hayatta kalma imkanı olmadığı sonucuna varırsa, çabalamayı bırakacaktır."

"İnsanlar ölümle yüzleştiklerinde, seslerini duyurmak isterler. Tek başına ölmek istemezler..."

"Hayat bir öyküye benzer, önemli olan eserin uzun olması değil, iyi olmasıdır."

"Normal bir nefes aldığınızda havadaki oksijenin ne kadarını aldığınızı biliyor musunuz? Ben de bilmiyorum ama yüzde 100'ünü almıyorsunuz."

"Kolumdaki okumalara baktığımda, elbisenin şu an yüzde 85 oksijenle dolu olduğunu gördüm. Karşılaştırma için: Dünya'nın atmosferi yüzde 21 oksijenden oluşuyor."

"...daha riskli olan çözüm her zaman daha iyi sonuç veren çözüm değildir."


Yorumlar

  1. Robinson crusoe yi hatırlattı nedense...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım aynı eleştiriyi başka bir yerde de görmüştüm ama Robinson Crusoe'yi okumadığım için yorum yapamıyorum :)

      Sil
    2. Sanırım aynı eleştiriyi başka bir yerde de görmüştüm ama Robinson Crusoe'yi okumadığım için yorum yapamıyorum :)

      Sil
  2. Herkes çok övünce bende baya merak etmiştim bilemedim şimdi. Bilimsellikten aşırı hoşlanmasam da okuyup görmek istiyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce okuyup ardından hemen filmini izlerseniz daha çok etkileneceğinizi düşünüyorum :)

      Sil
  3. Önce filmi izleyip sonra kitap okuma gibi bir gaflete düştüm
    herkes affetsin beni :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Vampire Diaries (Vampir Günlükleri) Tanıtım

Seninle Bir Ömür / The Longest Ride / Film Önerileri #1